Ufak Tefek Cinayetler hangi yabancı diziden alıntı ?

Sarp

New member
Ufak Tefek Cinayetler: Gerçekten Orijinal Mi? Bir Hikaye Üzerinden Bir Bakış

Herkesin zaman zaman karşılaştığı bir soru vardır: Bir diziyi izlerken, “Bu bana tanıdık geliyor. Nerede görmüştüm?” İşte bu yazı, beni de böyle bir düşünceye sevk etti. “Ufak Tefek Cinayetler” adlı diziyi izlerken sürekli aynı düşünceyi tekrar ettim. Sonra fark ettim ki, bir başka yabancı dizi de aklımda yankı yapıyordu. “Acaba gerçekten orijinal bir hikâye mi, yoksa başka bir yerden mi alıntılandı?” Bu yazıda, “Ufak Tefek Cinayetler”in ilham kaynağını sorgularken, olayın sadece bir diziden öteye geçip, toplumsal yapıları, cinsiyet rollerini ve bireylerin birbirleriyle olan ilişkilerini nasıl etkilediğini keşfedeceğiz.

Bir Yabancı Dizi: 'Big Little Lies' ve Bir İntikam Hikâyesi

Şimdi, başlığa bakarak biraz açmam gerekebilir. “Ufak Tefek Cinayetler”, 2017 yılında Türkiye’de yayınlanmaya başladığında, büyük bir ilgiyle karşılandı. Güçlü kadın karakterleri, sırlarla dolu bir kasaba hayatı, ilişkiler ve intikam temalarıyla izleyiciyi ekrana kilitledi. Ancak, bu diziyi izlerken hep bir şeyler bana tanıdık geldi. İşte tam o noktada, “Big Little Lies” adlı diziyi hatırladım.

Big Little Lies, 2017 yılında HBO’da yayınlanmaya başlayan, Liane Moriarty’nin aynı isimli romanından uyarlanan bir dizi. Dizinin merkezinde, sakin bir kasabada yaşayan beş kadının hayatı var. Birbirlerine yabancı olan bu kadınlar, bir okul etkinliği sırasında patlak veren gizemli bir cinayetin ardında gizli kalmış sırları taşımaktadır. Tıpkı “Ufak Tefek Cinayetler”de olduğu gibi, bu dizi de kadınların hayatlarındaki gizli çatışmaları, kıskançlıkları, dostlukları ve intikamlarını konu alıyor.

Şimdi, aslında "Ufak Tefek Cinayetler"in tamamıyla “Big Little Lies”dan alıntı yapıldığı söylenemez, ancak birbirlerine çok benzer yapılarla ve temalarla karşı karşıyayız. İki dizide de, kasabada bir ölüm gerçekleşiyor ve olayın gerisindeki sırlar adım adım gün yüzüne çıkıyor. Kadınlar arasındaki rekabet, geçmişteki hatalar ve ödenmeyen borçlar, iki hikâyeyi de sürükleyici hale getiriyor. İşte tam burada, iki dizinin yapısal benzerliği, izleyicinin ilgisini çekiyor.

Kadınlar: Empatik ve İlişkisel Yaklaşımlar

“Ufak Tefek Cinayetler”deki kadın karakterler, toplumun dayattığı cinsiyet rollerinin dışına çıkmadan kendi dünyalarını yaratmaya çalışan ama sürekli birbirleriyle çatışan figürlerdir. Bu kadınlar, ilişkilerini hem derinlemesine hissederek hem de çok dikkatli bir şekilde yönetirler. Her birinin hayatta farklı bir amacı vardır: Güçlü kalmak, ancak her biri de bir yandan birbirlerine karşı hem empatik hem de kırılgan bir yaklaşım sergiler.

Melek, Oya, Arzu, Leman… Hepsinin kendi iç dünyasında bir çatışma vardır ve bu çatışmalar genellikle ilişkiler üzerinden şekillenir. Birbirlerini anlamaya çalışan ama çoğu zaman doğru kelimeleri bulamayan bu kadınlar, dizi boyunca çoğu zaman duygusal ve ilişkisel bakış açılarıyla ön plana çıkarlar. Onların hikâyeleri, genellikle toplumsal normlara karşı bir tepki olarak gelişir. Mesela, Arzu’nun sürekli olarak bir mükemmel anne figürü olma çabası, Oya’nın geçmişteki hatalarından kurtulmaya çalışma çabası gibi… Her biri, hem toplumun hem de kendi içsel beklentilerinin altında ezilirken, birbirlerine karşı gösterdikleri duygusal bağlar da bir o kadar karmaşıktır.

Bu kadınlar, erkeklerin genellikle göz ardı ettiği duygusal incelikleri ve sosyal bağları çok derinden hissederler. Onların ilişkisel zekâsı, karakterlerin eylemlerini yönlendiren en önemli faktörlerden biridir. Örneğin, Arzu’nun geçmişte yaptığı yanlışları düzeltmek için yaptığı hamleler, aslında bir tür içsel iyileşme çabasından başka bir şey değildir. Bu, her ne kadar dışarıdan bakıldığında bir strateji gibi görünsede, kadınların bu tür duygusal girdileriyle şekillenen olayların gerisinde hep bir ilişki dinamiği yatmaktadır.

Erkekler: Çözüm Odaklı ve Stratejik Yaklaşımlar

Erkek karakterler ise genellikle çözüm odaklı ve daha stratejik yaklaşırlar. Onların dünyasında, her şeyin bir nedeni ve sonucu vardır. Diziye baktığımızda, karakterlerin olaylara genellikle mantıklı ve sonuç odaklı bakış açılarıyla yaklaştıkları görülür. Örneğin, "Big Little Lies"deki erkek karakterler, ilişkilerindeki sorunları çözmek yerine, çoğu zaman güç mücadelesi verirler ve bu da genellikle daha karmaşık hale gelir. Aynı şekilde, "Ufak Tefek Cinayetler"de de erkekler, kadınların öfkesine veya sırlarına yabancı kalırken, strateji ve mantıkla hareket etmeyi tercih ederler.

Emre ve Serhan gibi karakterler, olayları analiz ederken, her adımlarının arkasında bir strateji yatar. Bir çözüm bulmak, onların tek amacıdır. Kadınların duygusal ve empatik yaklaşımlarına karşılık, erkeklerin yaklaşımı daha çok sorunları çözmeye dayalıdır. Bu da, her iki bakış açısının ne kadar farklı olduğunu gözler önüne serer. Erkekler için her şeyin bir "çözümü" vardır, ancak kadınlar için bazen bir çözüm, bir ilişkisel bağın parçasıdır.

Sonuç: Alıntı Mı, İlham Mı?

Sonuç olarak, “Ufak Tefek Cinayetler”in, “Big Little Lies”dan ilham aldığı söylenebilir, ancak doğrudan bir alıntıdan söz etmek yerine, benzer temaların işlenmesinin daha doğru olduğunu söylemek daha mantıklı olur. İki dizi de kadınların içsel çatışmalarını, toplumsal normlara karşı verdikleri mücadeleyi ve intikam gibi karmaşık duygusal motivasyonları işlerken, erkeklerin daha stratejik ve çözüm odaklı yaklaşımlarını da vurgular.

Sizce, iki dizinin yapısal benzerlikleri, toplumsal ve cinsiyet temalarına dayalı nasıl farklı anlamlar taşıyor? Kadınların empatik yaklaşımları mı yoksa erkeklerin çözüm odaklı bakış açıları mı daha etkili? Bu tür hikâyelerde hangi bakış açısının daha fazla ön plana çıkması gerektiğini düşünüyorsunuz?