Doğuştan kör ve sağır biri nasıl düşünür ?

Sarp

New member
Doğuştan Kör ve Sağır Biri Nasıl Düşünür? Farklı Perspektiflerden Bir İnceleme [color=]

Görme ve işitme duyularımız, çevremizdeki dünyayı anlamlandırmamıza yardımcı olan temel araçlardır. Ancak, doğuştan kör ve sağır biri için bu duyular tamamen farklı bir deneyimin kapılarını açar. Kişisel gözlemlerim ve deneyimlerim, özellikle bu tür durumları anlamaya yönelik ilgimi daha da artırdı. Bu yazıda, doğuştan kör ve sağır birinin nasıl düşündüğünü, farklı açılardan ele alarak, bilimsel ve psikolojik bakış açılarıyla tartışacağım. Bununla birlikte, toplumun bu bireylere bakışı ve sosyal yapının bu kişilerin dünyasını nasıl şekillendirdiğini de inceleyeceğim.

Duyusal Engeller ve Beynin Algılama Yöntemleri [color=]

Doğuştan kör ve sağır olan birinin dünyayı algılama biçimi, tamamen farklı bir zihinsel süreçtir. Görme ve işitme, insanların çevreyi tanıma ve dünyayı anlamlandırma yolunda temel araçlardır. Ancak bu bireyler, bu iki duyuyu kullanamadıkları için, çevrelerini algılama ve anlamlandırma stratejilerini farklı şekillerde geliştirirler. Beyin, duyusal bilgilere dayalı bir yapı oluşturmak için mevcut olan diğer duyuları, özellikle dokunma ve koku alma duyularını, daha yoğun bir şekilde kullanmaya başlar.

Araştırmalar, doğuştan kör ve sağır bireylerin, bu eksik duyuları telafi etmek için beyinlerinde nasıl yeniden yapılanmalar gerçekleştiğini göstermektedir. Örneğin, bir çalışmada, doğuştan kör bireylerin, dokunma duyusunu çok daha gelişmiş bir şekilde kullandıkları ve beynin görsel korteksinin dokunsal bilgilere ayrıldığı gözlemlenmiştir (Sadato et al., 1996). Benzer şekilde, sağır bireylerin de işitsel kortekslerini, daha çok görsel ve dokunsal algılarla ilgili bilgi işlemeye yönelik kullandıkları belirtilmiştir (Kral et al., 2011). Bu tür adaptasyonlar, doğuştan kör ve sağır bireylerin çevreyi nasıl algıladıkları ve düşünsel süreçlerinin nasıl şekillendiği hakkında önemli ipuçları sunar.

Dil ve İletişim: Zihinsel İşlemdeki Temel Araçlar [color=]

Dil, düşünme ve anlamlandırma sürecinde çok kritik bir rol oynar. Görme ve işitme engeli olan bireylerin dil edinim süreçleri, genellikle farklı olur. Doğuştan kör ve sağır bireyler, özellikle çevrelerinden gelen sesli ve görsel uyarıcılardan yoksun oldukları için, dilsel gelişimlerinde farklı zorluklarla karşılaşabilirler. Ancak, onların zihinsel dünyası, sadece sesli ve görsel dil aracılığıyla şekillenmez. Onlar, işaret dilini, dokunsal iletişimi ve çeşitli sembolik sistemleri kullanarak düşünme ve kendilerini ifade etme yollarını geliştirirler.

Bir araştırma, doğuştan kör ve sağır bireylerin, çevrelerinden aldıkları sınırlı duyusal bilgileri kullanarak oldukça özgün bir şekilde dilsel beceriler geliştirdiklerini ortaya koymuştur (Sternberg, 2003). Bu bireylerin düşünce biçimleri, semboller ve işaretler aracılığıyla daha soyut bir hal alabilir ve farklı bilişsel yollarla anlam üretilebilir.

Kadınların ve Erkeklerin Düşünsel Süreçlere Yönelik Yaklaşımları [color=]

Toplumsal cinsiyetin, bireylerin zihinsel süreçlerini nasıl etkileyebileceğini göz önünde bulundurmak, doğuştan kör ve sağır bireylerin dünyasını anlamada önemlidir. Erkeklerin genellikle daha stratejik ve çözüm odaklı yaklaşımlar sergiledikleri, kadınların ise empatik ve ilişkisel bağlamda daha duyarlı oldukları söylenebilir. Ancak bu, genellemelerden kaçınılarak daha dikkatli bir şekilde ele alınmalıdır.

Erkeklerin düşünsel süreçlerinin genellikle daha analitik olduğu ve çözüm odaklı yaklaşımlar geliştirme eğiliminde oldukları yaygın bir algıdır. Bu tür bir yaklaşım, doğuştan kör ve sağır bireylerin dünyasını anlamada daha stratejik düşünmeyi ve etkileşim kurmayı teşvik edebilir. Erkekler, özellikle çevreleriyle olan ilişkilerde, genellikle daha somut çözümler arayabilirler; örneğin, belirli bir yolu öğrenmek için fiziksel işaretleri ve dokunsal izleri daha fazla kullanabilirler.

Kadınlar ise toplumsal olarak daha empatik ve ilişkisel yaklaşımlar sergileyebilirler. Bu, duygusal zekanın daha gelişmiş olmasına ve başkalarının duygusal durumlarına daha duyarlı olmasına yol açabilir. Bu tür bir yaklaşım, doğuştan kör ve sağır bireylerin çevreleriyle olan etkileşimlerinde daha yumuşak, daha ilişkisel bir dil geliştirmelerine yardımcı olabilir. Ancak, kadınların empatik yaklaşımlarını sadece bu bağlamda ele almak, onların stratejik ve analitik düşünme yeteneklerini göz ardı etmek olurdu.

Sosyal Yapıların ve Çevrenin Etkisi [color=]

Doğuştan kör ve sağır bireylerin düşünme biçimleri, sadece biyolojik ve psikolojik etmenlerle şekillenmez. Sosyal yapılar ve çevre de bu süreç üzerinde derin bir etkiye sahiptir. Toplumun, bu bireyleri nasıl algıladığı ve onlara nasıl bir çevre sunduğu, onların dünyayı anlama ve düşünme biçimlerini doğrudan etkiler. Örneğin, sağır bireylerin eğitimi ve sosyal etkileşimleri, genellikle işaret dili ve dokunsal iletişim gibi alternatif dil yöntemleriyle sınırlıdır. Bu durum, onların toplumsal katılımını ve çevreleriyle etkileşimini biçimlendirirken, aynı zamanda zihinsel süreçlerinde de farklılıklar yaratabilir.

Doğuştan kör bireylerin de benzer şekilde, çevreleriyle olan ilişkileri dokunsal algılama üzerine kuruludur. Onlar için, görsel ve işitsel uyaranlar yerine, fiziksel çevre ve dokunsal ipuçları çok daha önemlidir. Sosyal normlar ve toplumsal algılar, bu bireylerin içsel dünyalarının şekillenmesinde de etkili olabilir. Örneğin, toplumun onları daha "farklı" olarak görmesi, onların kendiliklerini nasıl inşa ettikleri üzerinde önemli bir rol oynar.

Sonuç: Düşüncenin Sınırsızlığı [color=]

Doğuştan kör ve sağır bireylerin düşünme biçimlerini anlamak, yalnızca bilimsel bir soru değil, aynı zamanda toplumsal empati gerektiren bir sorudur. Bu bireylerin dünyası, farklı duyularla şekillenen, zengin ve karmaşık bir düşünsel süreçtir. Kadınlar ve erkekler arasındaki farklı düşünsel yaklaşımlar, bu bireylerin etkileşimlerini ve stratejilerini şekillendirirken, toplumsal yapıların da önemli bir rol oynadığını unutmamak gerekir.

Düşünceleriniz?

- Görme ve işitme engeli olan bireylerin zihinsel süreçleri nasıl şekillenir?

- Toplumun bu bireylere yaklaşımı, onların düşünsel dünyalarını nasıl etkiler?

- Kadınların empatik ve erkeklerin stratejik yaklaşımlarının, doğuştan kör ve sağır bireylerin dünyalarını anlamada nasıl bir rolü olabilir?