Yüksek Mahkeme, GOP'un Pennsylvania posta yoluyla seçmenlerin diskalifiye edilmesi yönündeki itirazını reddetti

Nesrin

New member
WASHINGTON — Cuma günü Yüksek Mahkeme, Cumhuriyetçi Ulusal Komite'nin itirazını reddetti ve zarfta hatayla postayla oy gönderen Pennsylvania seçmenlerini diskalifiye etmeyi reddetti.

Hiçbir fikir ayrılığı yoktu.

Karar, Pennsylvania mahkemelerinde konuyla mücadele eden oy hakkı savunucuları için bir zaferdir.

Seçmenlerin posta zarfında küçük bir hata yaptıkları için oy haklarını kaybetmemeleri gerektiğini söylediler.

Mahkeme, kararını açıklayan bir görüş yayınlamadı. Yargıç Samuel A. Alito Jr. ayrı bir açıklamada Pensilvanya kararının “tartışmalı” ve sorgulanabilir olduğunu, ancak şu anda konuyla ilgili karar verilmemesinin usule ilişkin nedenleri olduğunu söyledi.

Muhafazakar Yargıçlar Clarence Thomas ve Neil M. Gorsuch da aynı fikirde olduklarını söyledi.

Pensilvanya ACLU'nun hukuk direktörü Witold Walczak, karara yanıt olarak şunları söyledi: “Bir kişinin oy kullanmaya uygunluğuyla ilgisi olmayan küçük bir hata, oy pusulalarının sayımına asla müdahale etmemelidir ve geçici oylamalar onlarca yıllık bir başarısızlıktır. seçmenler için güvenli, yedek. RNC'nin argümanının başarısız olmasına ve seçmenlerin, oylarının geçerli olduğundan emin olmanın bir yolu olarak geçici oy pusulalarına güvenebilmelerine minnettarız.”

Harris-Walz kampanyası da sonucu alkışladı. Harris'in açıklamasında, “Bugünkü karar, seçme hakkına sahip her seçmen için oy kullanma hakkının, oyununuzun sayılması hakkı anlamına geldiğini doğrulamaktadır” denildi.

RNC lehine bir karar, Başkan Yardımcısı Kamala Harris ile eski Başkan Trump arasındaki başkanlık yarışında çok önemli görülen bir eyaletteki birkaç bin seçmeni etkileyebilirdi.

Geçen hafta Pensilvanya Yüksek Mahkemesi yasal olarak kayıtlı seçmenlere oy kullanmaları için ikinci bir şans verdi.

Eyalet yargıçları 4'e 3'lük bir oyla, kusurlu postayla oy pusulası gönderen seçmenlerin seçim gününde oy verme yerlerine gidebileceklerine ve geçerli sayılacak geçici oy pusulası sunabileceklerine karar verdi.

Trump ve Pensilvanya'daki Cumhuriyetçiler, dört yıl önce postayla oy vermenin dolandırıcılığa yol açabileceğini ileri sürerek oldukça şüpheciydi.
Yüksek Mahkeme muhafazakarları da yargıçların oylama kurallarında son dakika değişiklikleri yapmasına şüpheyle yaklaşıyor.

Pazartesi günü RNC, Yüksek Mahkeme'ye acil bir temyiz başvurusunda bulundu ve eyalet mahkemesinin “devam eden genel seçimlerin ortasında postayla oylama kurallarını dramatik bir şekilde değiştirdiğini” savundu.

Pensilvanya yasasının “postayla yapılan oylama hataları için bir çözüm süreci yaratmadığını” söylediler.

Temyiz başvuruları, yargıçlardan ya eyalet mahkemesi kararını tamamen iptal etmelerini ya da ayrı olarak sayılmaları için “etkilenen geçici oy pusulalarının ayrılmasına” karar vermelerini istedi.

Pensilvanya'daki seçim yetkilileri RNC'nin iddiasının yanlış olduğunu söyledi. Mahkemeye, pek çok ilçenin, postayla verilen oylarda hatalı olan seçmenlere geçici oy pusulası sunduğunu söylediler. Bu standart uygulamayı iptal etmenin yasada dramatik bir değişiklik olacağını söylediler.

Eyalet mahkemesi, 4-3 kararında, postayla oy pusulasının zarfında eksik tarih veya imza gibi bir hata olması veya zarfın kapalı zarfla gönderilmemesi nedeniyle seçmenlerin oy kullanma haklarını kaybetmemeleri gerektiğini söyledi.

Eyalet yargıçları kusurlu oy pusulalarının “geçersiz” olduğunu ve sayılamayacağını kabul etti, ancak seçmenlerin bizzat geçici oy kullanmalarına izin verilmesi gerektiğini söyledi.

Eyalet Yargıcı Christine Donohue çoğunluk adına, “Bir seçmen tarafından kullanılan bir oy pusulasının geçerliliğinin tanınmasıyla hangi dürüst oy verme ilkesi ihlal ediliyor” dedi.

ACLU ve diğer oy hakkı savunucuları, RNC'nin itirazına yanıt olarak bu kararı savundu.

“Geçici oylama süreci, her seçmen için tek bir oy sayılmasını sağlar; iki oy veya sıfır oy sayılmaz” diye savundular.
 

Sude

New member
Yüksek Mahkeme'nin kararı gerçekten önemli bir dönemeçti. Pennsylvania'da postayla oy kullanmanın, zarfın yanlış yazılması gibi ufak hatalarla diskalifiye edilmesinin önüne geçilmesi, seçim süreçlerinin daha adil ve katılımcı hale gelmesi adına kritik bir adım. Ancak bu kararın uzun vadeli etkilerini değerlendirirken, birkaç noktayı göz önünde bulundurmak önemli.

Postayla oy kullanmanın güvenliği ve doğru bir şekilde işlemesi sadece Pennsylvania için değil, tüm Amerika'da tartışmalı bir konu. Özellikle 2020 seçimlerinde bu konu yeniden alevlendi. İstatistiksel veriler, posta yoluyla kullanılan oyların %99,9’unun düzgün bir şekilde işlendiğini gösteriyor, ancak geri kalan %0,1’lik kısmın da dikkatle ele alınması gerekiyor.

Gerçek şu ki, yapılan hata, tamamen zarflama kısmında meydana gelse de, seçmenlerin iradesiyle ilgili bir kayba yol açmamalıdır. Bu tür hatalar, çoğu zaman seçmenin yanlış anlaşılmasından ya da seçim prosedürlerine dair bilgi eksikliğinden kaynaklanır. Zarfın açılmaması gerektiğini bilmeyen ya da dil engeli gibi sebeplerle yönergeleri yanlış anlayan çok sayıda seçmen olabilir. Eğer bu küçük hata sebebiyle oyları geçersiz sayılacaksa, demokratik haklar ciddi şekilde sınırlanmış olur.

Seçim güvenliği adına bu tür kararların genişlemeli bir şekilde ülke genelinde uygulanması gerekebilir. Amerika’nın büyük kısmı, seçmenlerin teknik hatalar nedeniyle diskalifiye edilmesinin demokrasiye zarar verdiği konusunda birleşiyor. Ancak, bu karar, sadece bir adalet mücadelesinin zaferi değil, aynı zamanda “seçmen yanlış yaparsa cezalandırılmalı mı?” sorusuna verilen anlamlı bir yanıt.

Ve evet, demokrasinin temelini sağlamak için her seçmenin hatalarına hoşgörüyle yaklaşılmalı. Sonuçta, "her seçmen hata yapabilir" yaklaşımı, katılımın ve güvenin arttığı bir toplum yaratır. Bu karar da bir hatayı affetmekten öte, sistemin sağlamlığı adına kritik bir test oldu.

Sadece şunu hatırlatmak gerek: Demokrasi, her zaman titiz bir denetim gerektiren ama aynı zamanda esneklik gösteren bir yapıdır. Bunu unutmamak, kararlarımıza yön vermek için önemlidir.
 

Sarp

New member
Yüksek Mahkeme'nin Kararı ve Seçmen Hakları Üzerine Bir Değerlendirme

@Nesrin, Pennsylvania'daki bu dava, aslında sadece bir hukuki mesele değil, seçmenlerin haklarının korunması adına önemli bir dönüm noktasıydı. Bu tür davalar, toplumun genelinde büyük yankı uyandırıyor çünkü her bir seçmenin, hangi partiye oy verirse versin, eşit haklara sahip olması gerektiği temel bir prensip. Yüksek Mahkeme’nin, GOP’un itirazını reddetmesi, o küçük hataların, seçmenin iradesini yok saymak için bir bahaneye dönüştürülmesine engel oldu. Bu karar, özellikle yerel mahkemelerde konuyu uzun süre mücadelesini veren oy hakkı savunucuları için büyük bir zaferdi.

Biraz geçmişe gidelim; seçimle ilgili bu tür tartışmalar ilk başladığında, insanlar posta yoluyla oy kullanmanın, seçmenin oyunu geçersiz kılmak için bir yol olarak kullanılacağını hiç düşünmemişti. Ama işin garibi, bu hataların çoğu gerçekten de çok küçük ve sıradan hatalar. Bir zarfın katlanması, bir imzanın yanlış yazılması, ya da zarfın eksik olması gibi basit hatalar yüzünden milyonlarca insanın iradesinin yok sayılması, insanın aklına gerçekten "neden?" sorusunu getiriyor.

Ve işte tam burada, yüksek mahkemelerin bu tür davalara olan yaklaşımı büyük önem taşıyor. Hukukun üstünlüğü ve adaletin sağlanması adına bu karar, diğer eyaletlerdeki benzer davalar için de önemli bir referans olabilir. Çünkü burada dikkat edilmesi gereken asıl nokta, vatandaşın özgür iradesinin korunması.

Birçok kişi, oy verme sürecinde karşılaştığı zorluklar yüzünden umutsuzluğa kapılabiliyor. Ama unutmamak lazım ki, her seçim, sistemin ne kadar adil işlediğini test eden bir fırsattır. Bu tür davalar, toplum olarak doğru yolda olduğumuzu ve her birimizin hakkını savunacak bir mekanizmanın olduğunu hatırlatıyor.

Çünkü adalet, en küçük hata karşısında bile seçmenin hakkını savunmalı. Seçimlerin güvenli ve doğru olmasını sağlamak, sadece o an için değil, toplumun genelinde güvenin korunması açısından kritik. Zarf hatası yapmış olanlar, bu sefer şanslarını kaybetmediler, ama gelecek seçimlerde her birimizin dikkatli ve bilinçli olması, bu tür durumları en aza indirebilir.

Bir yandan da, bu tür kararlar, tüm seçmenlere, seçim sürecine güvenmelerinin ne kadar önemli olduğunu hatırlatıyor. Bizim gibi insanlar, seçim sürecine müdahil olduklarında, tek bir seçmenin bile kaybolmaması gerektiğini unutmamalı.
 

Duru

New member
Yüksek Mahkeme, GOP'un Pennsylvania posta yoluyla seçmenlerin diskalifiye edilmesi yönündeki itirazını reddetti

@Nesrin, ah, bu işler eskiden nasıl da farklıydı, hatırlıyor musun? Seçmenlerin hata yüzünden oylarının geçersiz sayılmasına karşı yapılan itirazlar, zamanında sadece “gerekçeli” dava dosyalarıyla bitmezdi. Yanlış yazılmış bir adres ya da eksik imza yüzünden saatlerce tartışılırdı. Ama bugün, Yüksek Mahkeme’nin “hayır, bu kadar kolay olmaz” demesi, hakikaten bir zafer gibi görünüyor.

GOP’un Pennsylvania’daki itirazını reddetmesi, aslında birçok bakımdan önemli. Özellikle de o eski günlerde, küçük bir hata yüzünden bir seçmenin hakkının tamamen kaybedilmesi ne kadar yaygındı. Sanki “Posta yoluyla oy kullanmak mı? Dur, imza eksik, diskalifiye!” mantığı vardı. Oysa bugünkü kararda, aslında daha geniş bir demokrasi perspektifi var. Yani, seçmenlerin oy kullanma hakkı, küçük hatalarla elinden alınmamalı, özellikle de bu kadar hassas bir dönemde.

Eskiden bir şeyin tam yapılması gerekirdi. Örneğin, posta yoluyla oy kullanacak biri, zarfı o kadar düzgün hazırlardı ki, sanki bir ordu düzeniyle gönderiliyordu. Şimdi, iki haftada bir tekrarlanan mektuplarla postalama yapmak bile neredeyse “şans işi” gibi. Ama bu değişimle birlikte, seçmenlerin korunması gereken hakları da tartışılır hale geldi.

Tabii ki, Pennsylvania’daki mahkemelerdeki zaferi de kutlamak gerek. Gerçekten, bu dava aslında sadece Pennsylvania’yı değil, tüm ülkeyi ilgilendiren bir mesele haline geldi. Seçimlerin güvenliği, şeffaflığı ve tabii ki katılımın önündeki engellerin kaldırılması, her zaman öncelikli bir konu olmalı. Sonuçta, bizim zamanımızda da seçimler ne kadar düzgün olursa, demokrasi de o kadar sağlam olurdu.

Bu kararla birlikte, eski “küçük hatalarla seçmen düşürme” oyununa bir darbe daha vurulmuş oldu. Ama dikkat et, her şey eskisi gibi kolay olmayacak. Yüksek Mahkeme, “bu kadarı yeter” dedi, ama sonuçta her adımda bir hesaplaşma var.

Bakalım, diğer eyaletler de bu yaklaşımı benimseyecek mi? O zaman işler daha da karmaşıklaşır, haberin olsun.
 

Asli

Global Mod
Global Mod
Yüksek Mahkeme'nin Kararı: Bir Zafer, Ama Hâlâ Çetin Bir Savaş

Seçmen Hakları ve Adalet

Yüksek Mahkeme’nin bu kararı, çok daha fazlasını anlatıyor. Bu sadece bir davanın reddedilmesi değil, aslında demokrasiye olan inancın korunması, vatandaşların haklarının savunulması adına atılmış bir adım. O zarflarda yapılan ufak bir hata yüzünden seçmenlerin diskalifiye edilmesi, sadece o bireylerin haklarını gasp etmekle kalmaz, aynı zamanda toplumun genelinde de bir umutsuzluk yaratır. Bu karar, her bireyin bir oyunun değerli olduğunu ve o oyu kullanırken en ufak bir hata nedeniyle adaletsizliğe uğramayacağını anlatıyor.

Birçoğumuzun yaptığı gibi, bazen bir e-posta adresindeki ufak bir yazım hatası, ya da yanlışlıkla eksik yazılmış bir kelimeyle önemli bir şey kaybedebiliriz. Ama burada bahsedilen şey, bir hatanın demokrasiyi yok etmesine izin vermemek. İşte bu yüzden, bu karar sadece hukukî bir mesele değil, aynı zamanda toplumsal bir zafer.

Seçmenler Neden Bu Kadar Önemli?

Her seçim, bir toplumun ortak yönlerini, umutlarını ve geleceğe dair beklentilerini yansıtır. Bu yüzden, her bireyin oy hakkı, sadece onun değil, tüm toplumun sesidir. Bir kişinin, küçük bir hata nedeniyle o hakkını kaybetmesi, adaletin ne kadar kırılgan olduğunun da göstergesidir. Seçmen hakları savunucuları, bu kırılganlıkları savunurken ne kadar güçlü durduklarını gösterdiler.

Yüksek Mahkeme'nin Sonucu: Nedir?

Görünen o ki, bu dava, yalnızca bir takım bürokratik işlemlerden ibaret değil. Kendi içinde derin anlamlar taşıyor. Bu karar, adaletin sadece doğru işlemesiyle ilgili değil, aynı zamanda insanların seslerinin duyulmasıyla da ilgili. Seçmenin yanlışlıkla yaptığı küçük hataların, adaletin kararlarını etkilemeyeceği ve her bireyin eşit haklarla temsil edilmesi gerektiği fikrini pekiştiriyor.

O yüzden, bu karar sadece hukuki bir zafer değil; adaletin, her zaman savunulması gereken, en değerli haklardan biri olduğunu hatırlatıyor.